Gülümseyen insanlar tanırdık
Yarın Ramazan Bayramı'nın birinci günü… Kolay değil aslında eskileri anlatmak. Onlar yaşanası güzel günlerdi. Sevginin karşılıksız, dostlukların beklentisiz, hoşgörünün engin olduğu, dargınlıkların pek yer bulamadığı günlerdi.
Çok değil bundan 30-35 yıl öncesine yolculuk… Eskiden bayramlar akraba ziyaretleriyle başlar, sevgiler bütünleşir, aile bağları daha da kuvvetlenirdi. Geliş gidişler çoğalır, evler insan seline dönerdi. Tatlılar yapılır, börekler açılır, çörekler pişirilirdi bayram öncesi.
Mutfağı saran tatlı kokusu insanı kendinden geçirirdi. Tatlı bir telaş alırdı tüm ev halkını günler öncesinden.
Her birey kendi görev ve sorumlulukları çerçevesinde bayram hazırlıklarını yapardı.
En güzel buluşma adresi kuşkusuz bayram namazları olurdu. Ev ev, sokak sokak dolaşılırdı bayramlaşmak için ve büyük bir heyecan duyulurdu. Çocukluğumda farklı insanlar farklı yaşam tarzlarıyla gülümseyen insanlar tanırdık.
Bayram sevinci arifeden başlar, bayram bitene kadar devam ederdi. İnanılmaz bir huzur kaplardı içimizi. Dedelerimizin, nenelerimizin yumuşacık tonton ellerini öpüp alnımıza koyduğumuzda yüzlerindeki o güzel tebessüm bir başka güzeldi.
Ödülü ise şeker yada harçlık olurdu. Mezarlık ziyaretleri ihmal edilmezdi. Etrafıma bakıyorum da 'Selam'la başlayan, 'İyi bayramlar'la biten bir bayramlaşma ile karşı karşıyayız. Bayram havasının eski halleri yok artık. Gelişen dünya ve hayatla birlikte, eskiye özgü güzelliklerde kaybolmaya yok olmaya yüz tuttu.
Anlatmaktan, kaleme almaktan çok, yaşamak gerek eski bayramları.
Neden? Özlemle hatırlar, günümüz bayramları ile kıyaslarız.
Aslında geçmişe duyulan özlemin değil, ruhunu yitirmeye başladığımız bu özel günlerin her yeni sene biraz daha azalışına şahit olmak.
Bizlere binlerce yıldır o özel günleri sevinç ve heyecanla tattıran duyguları kaybetmenin serzenişidir. Umarım bu sadece serzeniş olarak kalır.
Yoksa bayramlarımızı ve değerlerimizi ararken, korkarım kendimizi kaybedeceğiz.
Eskiyi aramadığımız güzel bir bayram dileğimle… Kutlu olsun...