Bu acının tarifi yok...
Bir pazar sabahı güzel bir güne merhaba demek ister insan. 'Günaydın' kelimesini 'Mutlu pazarlar' takip eder…
Önceki gün hunharca öldürülen Özgecan'ın acısı tüm yürekleri kaplamışken ne söylenir ne yazılır ki? Meslek hayatımın en 'aşağılık' yazısını yazayım istiyorum. Dilimizin tüm zengin kelimelerini yan yana getirmenin cömertliği içindeyim.
Söylemek isteyip söyleyemediklerimi siz ekleyin… Tüylerim diken diken, yüreğim paramparça, göz pınarlarım şelale misali… Ağlamak, öfke, sinir, nefret hepsi bir arada… İnsanlığımı sorguluyorum. Canilik, alçaklık gibi kelimeler yaşananları havada kılıyor.
Daha nefret, daha da kin dolu kelimeler olmalı! Adına ne derseniz deyin acının tarifi olamaz.
Üniversiteli Özgecan Aslan kendisine tecavüze kalkışan bir dolmuş şoförü tarafından önce öldürüldü, sonra yakıldı.
Bu vahşeti anlatmak ve dinlemek insanın kanını donduruyor. İnsanlığımız nereye gidiyor? Hayatının baharında hayallerinin yeşerdiği bir dönemde yaşamdan koparılıp alındı Özgecan… Bir hiç uğruna hiçbir suçu yokken… Tek suçu kadın olmak… Ve paramparça yüreklere sevda oldu Özgecan… Kadına yönelik şiddete karşı direnişin simgesi Özgecan…
Sevgililer Günü'nde yüreklere düşen kor Özgecan…
Bazen susmak da yazmaktan etkili… nokta