Bu bahar başka bahar...
Uzun kış geceleri bahar ile birlikte yaza hazırlık yapıyor... Hayata dair zor süreçleri geride bıraktık. Bahar Yeni Türkiye'nin habercisi olsun. Hava sıcaklıkları eksili değerlerden artılı değerlere döndü. Haftasonua ilişkin günü birlik memleket havası alayım, sıla-i rahim yapıp döneyim istedim. Güneş tüm cömertliği ile vücuduma hükmetmeyi denesede bir taraftan soğuk etrafı sarıp sarmalıyordu. Bolu, Ankaramızın hemen yanı başındaki cennet köşesi... Doğa tüm renkleriyle sizi bir başka dünyaya taşıyor. Sessiz ve dingin bir haftasonu için çam ormanlarının arasında ruhunuzla birlikte kaybolun. Kaybolun çünkü yarınlara daha zinde başlamak istiyorsanız doğal terapiye mutlaka ihtiyaç duyacaksınız. Bu bağlamda havanın güzelliğinden de istifade ederek Bolu'ya kaçtım... Babama dua, anneme hasret giderdim. Güneş tüm cömertliği ile ruhumu yeniden hayata döndürdü. Ankara da dün bir başka güzeldi. Başkent, mevsimsel farklılık göstere dursun. Hele son birkaç gündür güneş bir başka doğuyor. Her geride bırakılan yıl aranır mı oldu? Geçen kışı anlata dursunlar, ben baharın ilk haftasını yaz gibi yaşıyorum...
'Bir varmış bir yokmuş' diye başlasaydı bizim masalımız. Koca şehrin kalabalığında bir yalnız değil yalnızlıklar içinde kalabalık olabilseydim. Gözüm hep saatte değil de uzaklarda olsaydı... Gidecekmişsin gibi yalnızlığa bürünmek yerine şimdi gelecekmiş gibi bekleseydim... Kalbimin bir yanını ayrılık desenleri değil buluşmalar örseydi. Özlem yerine kavuşmalara tanıklık etseydi. Parçalanmış ruhum tok yağmurlarda ıslanıp harmanlansaydı...
Sırılsıklam olabilseydim yağmurlarında. Kah üşüyüp özlem kah ısınıp coşku yaşasaydım. İşte hafta sonu Bolu bunu yaşatı bana. Ey aziz Ankara, bana müsaade... Ruhum seni terk etti. Seni düşünmek, seninle boğuşmak niyetinde değilim. O mecali de kendimde bulamıyorum. Siyasetinden uzak durmak, yapılmışları eleştirmek, yapılamayanların hesabını sormak istemiyorum. Ruhen de müsait değilim. Dün kendimi dinleyip bugüne hazırlandım... Baharı özlemişim, yazı ise iple çekiyorum... Kaybolmadan güneşi heybebeme doldurayım...
Ve Bolu'ya geri dönmek istiyorum... Uzun yıllar meslek hayatımı boluda sürdürdüm. Turizmi bacasız fabrika olarak anlattılar... Yıllarca dinledik bu bacasız fabrikayı... Turizmden hak ettiği payı alamıyor diye dem vurduk tüm yazılarımızda... Ama bu bacasız fabrikaya kimse dönüp bakmamıştı. Bolu uzun yıllar sonra termal turizmi yeniden keşfetmiş. Bolu'nun değerli müteşeeppisleri Halit Yıldız, Mustafa Erecek ve Necip Çarıkçı kente Narven Termal Kasaba'yı kazandırmış... Kasabanın şerifi pardon genel müdürü 27 yaşında Halit Yıldız'ın oğlu Serdar Yıldız... Genç, atik, tetik, pratik ve iyi eğitimli Serdar... Avrupa veya dünyanın bir başka yatırımı ile karşılaştırmak bile haksızlık olur. Dünya standartlarının çok üzerinde... Farklı bir anlayış hayat bulmuş doğanın göbeğinde... Narven kuruluşunun birinci yıldönümünü kutladı. Türkiyede olduğu gibi Bolu'da da güzel şeyler oluyor... İnsanımız yatırım yapmaktan çekinmiyor. Tüm olumsuz algıya rağmen iş dünyamız ülkesine yatırım yapmaktan geri durmuyor. Yine Ankara'dan bir başka isim... Prof.Dr.Hasan Biri... Başkentliler onu sağlık sektöründe tanıdı... Şimdilerde Bolu'ya yelken açan isimlerden. Yılların Koru Oteli Hasan hocanın ellerinde yeniden hayat buluyor. Koru Otel Bolu'ya yeni bir soluk getirecek. Narven'in kuruluş yıldönümü kutlamalarının ardından Koru Otel'de Hasan Biri hocamızında kahvesini içip sohbet etme fırsatı buluyoruz.
Yeni Türkiye'ye inanmış, ülkenin geleceğine katkı koymak istiyor. 'Kazandıklarımız bu ülkenin istihdamına ve geleceğine şekil vermeli' diyor Hasan Biri... Umutsuzluk hiç bir zaman umudumuz olmasın diyorum.. Ülkenin geleceği için bir tuğla koyan kim olursa olsun destek görmeli... Bizede gördüklerimizi yazmak düşüyor.
Ben doğasına, yağmuruna, çiçeğine, kuşuna, börtüne böceğine sevdalıyım bu ülkenin...
Teşekkürler Hasan Biri, teşekkürler Halit Yıldız, Mustafa Erecek, Necip Çarıkçı... Bu bahar Yeni Türkiye'nin müjdecisi bahar olsun...