Sarıkamış´ta bir grup Ankaralı
Bazı duygular vardır ki boğazınızda düğümlenir. Yaşadıklarınız sizi geçmişe alıp götürür. Hafta sonunu fırsat bilip Kars'ın yolunu tuttum. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın daveti üzerine Sarıkamış şehitlerimizin 99'uncu yılı "Türkiye Şehitlerine Yürüyor" programına katıldım.
***
Kars ve Sarıkamış, iki ayrı kelimeden öte... Merhum, cennetmekan dedem Osman Altınışık'ın çocukluğumda en çok söz ettiği cepheydi... Askerlik hatıralarını sık sık dinlediğim dedemin ayak bastığı coğrafyada nasıl bir duygu yoğunluğu yaşanır ki... Sarıkamış'ın soğuğunda dualar ve gözyaşı sel olup yüreğimi dağladı.
***
Geçen yıl da günübirlik gidip dönme fırsatı bulduğum Sarıkamış Şehitlerimizi Anma Programı'nda yaşadıklarımdan çok etkilenmiştim. Etkilenmemek mümkün değil… Bu programı gelip görmeli... Yaşamalı... Trabzon eşrafından Hacısüleymanoğlu Osman Altınışık, ak sakallı, güleç yüzlü, bir değil birkaç dili konuşabilen bir Osmanlı askeriydi. Batum'da Ruslara esir düştüğünü, dile kolay tam 7 yıl Rusların esir kampında çalıştırıldıklarını anlatırdı.
Küçük dağarcığıma sığdırdığım hatıralarının en önemli kısmı Rusların elinden kaçış bölümü… Birkaç Trabzonlu hemşehrisi ile bir yük gemisiyle Sinop Limanı'na geldiğini oradan da memlekete ulaştığını dinledim yıllarca...
Sonrası malum... Dedemli yıllar.
Ortaokul 2'inci sınıfa gidiyordum, dedemi ebediyete yolcu ettiğimizde… Bir tarih sayfasının canlı tanığını kaybetmiştik. İşte o tarihin tozlu sayfalarındaki onbinler yüzbinlerden yalnızca biriydi dedem...
***
Sarıkamış cephesinde şehit verdiğimiz 90 bin askerin içinde sülalemize ait isimlerin de olduğunu dip not düşmek istiyorum. Dedelerimize ne kadar rahmet ne kadar dua göndersek yaşanmışlıkların karşılığı olamaz. Ve bugünün Türkiye'sinde askeri gücümüz, savunma sanayinde alınan mesafeyi düşündüğümüzde "nereden nereye" diye iç geçiririz.
Hiç bir şey kolay elde edilmedi. Dedelerimiz bu coğrafyayı vatan yaparken ödedikleri bedel ortada...
Günümüz Türkiye'sinde halen bedel ödetmek isteyenlere verilecek cevap çok net: "Avucunuzu yalarsınız".
Mehmet Akif Ersoy; "Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım. Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım. Ne yapsın ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki, öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki!
Ah karşımda vatan namına bir kabristan, yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan...." İşi özetlemeye yetip artıyor...
Yeni yılın ilk yazısında dedelerimize dualar kar tanesi gibi çoğalıp ulaşsın inşallah...