• 2014-02-08

"Kent gazeteciliğine yön veren isim Osman Altınışık" MODA Dergi

Kent gazeteciliğine yön veren isim Osman Altınışık Yazar: Moda Dergi, Kategori: HABER Yayın yönetmenliğini yaptığı Sabah Ankara ile her gün milyonların karşısına çıkan Osman Altınışık, bu kez Moda aracılığıyla sizlerin karşısında. Sabah Gazetesi’nin Balgat’ta bulunan plazasında bir araya geldiğimiz Osman Altınışık ile gazetecilik kariyerinden başlayıp hayata, aşka, biraz da siyasete değindiğimiz oldukça keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kent gazeteciliğine farklı bir yaratıcılık ve heyecan getiren Osman Altınışık, genç gazeteciler için de yol haritası niteliğinde tavsiyelerde bulundu. Büyükşehirlerin yanı sıra Anadolu’nun birçok kentinde habercilik yapan Altınışık’ın mesleki anıları da röportajımıza renk kattı.   Gazetecilik hayatınıza nasıl başladınız?   Düzce Kaynaşlı’da dünyaya geldim. Terzi bir babanın en büyük çocuğuyum. Eskiden okullarda günlük duvar gazeteleri yapılırdı. Ben de oldukça hevesli ve meraklıydım. Ortaokul yıllarında okulun duvar gazetesini tek başıma hazırlardım. Daha sonra kendimi bu mesleğin içinde buldum. Aynı zamanda bir dönem futbol hakemliği yaptım. Mesleğe spor muhabiri olarak başladım. Bu mesleğin temeli polis-adliye muhabirliğinden geçer. Anadolu’da bu işi yapıyorsanız, bir doktor, hakim, avukat, mimar kadar her konuda bilgili olmalısınız. İstanbul ya da Ankara’da yapıyorsanız bu işin branşları var. Magazine bakan muhabir adliyenin önünden bile geçmez. Ancak Anadolu’daki muhabirler öyle değil. Hem spora hem polis adliyeye bakarsınız hem cinayete gidersiniz hem sosyal yaşamın içinde olursunuz. Önce Tercüman Gazetesi’nde spor muhabiri olarak başladım. İlk deklanşöre basmaya başladığım yıl 1984’tü. 1986-87’lerde Türkiye Gazetesi’ne geçtim ve o dönem askere gittim. 1990 yılının başında profesyonel olarak mesleğe geri döndüm ve o yıllarda Anadolu’da sarı basın kartı taşıyan, 212’si olan gazeteci çok nadirdi. Türkiye Gazetesi’nde o dönemki spor müdürümüz Sadık Söztutan’dı. Bana iki seçenek sundu: “Ya Trabzon ya da Bolu” dedi. İkisi de birinci ligdeydi o zaman. Ben de Düzce’ye yakın olması sebebiyle Bolu’yu kabul ettim. Hayatımın kesiştiği iki nokta var. Trabzon deseydim bugün çok farklı bir yerde olurdum. Bolu tercihim hayat arkadaşımın bu şehirde olmasına neden oldu. Sonra İhlas Haber Ajansı kuruldu. Bu arada ben Anadolu Üniversitesi’nde hem Basın ve Halkla İlişkileri hem de İletişim okumaya devam ettim. Bolu’dayken İHA’nın kuruluşuyla büro şefliğini üstlendim. Ajansın kurulma aşamasında ciddi katkılarım oldu. Dönemin İHA Genel Müdürü Fevzi Kahraman, Antalya ve Kayseri’de bölge müdürlükleri kurulacağını ve birine beni düşündüğünü söyledi. Tercihim Antalya oldu. Sonra İHA’nın bölge müdürü olarak 1997’de Antalya’ya atandım. Antalya’ya bölge mdüdürü olarak atandığımda 28 yaşındaydım. Meslek hayatımda hiçbir zaman hazır kurulu bir düzenin içinde olmadım. Antalya bölge müdürlüğü kuruluşunu da ben tamamladım. Alanya, Bodrum, Fethiye, Afyon dahil 11 noktada bürolar kurdum. Antalya’da başarılı işler yaptım. İHA isminden söz ettiren ciddi bir yapıya kavuştu. Haber müdürü olarak İstanbul’a atandım. Ailenizi bırakıp başka bir yere yerleşmek çok zor. Çocukların tam bana ihtiyacı olduğu dönemdi. Ama bu açığı eşim çok iyi kapattı. İstanbul merkez, Anadolu ve yurt dışı olmak üzere 650 kişilik bir personel, devasa bir yapı… Gazetecilikten sonra çok ciddi bir ajans tecrübesi kazanmış oldum. Fevzi Bey’in yerine genel müdür olarak Bekir Hazar...

Devamını Oku
  • 2013-11-20

"Başkentin Nabzı Osman Altınışık" MAG Dergi

Başkentin Nabzı Osman Altınışık   Lugatında, “hayır” kelimesi bulunmayan mesleğini aşk derecesinde seven, duygusal, sevgi dolu, pozitif bir başkentli gazeteci Osman Altınışık… Kariyerine muhabir olarak başlayan Osman Altınışık, gazete, televizyon ve haber ajansı gibi mesleki tecrübeye sahip. Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Osman Altınışık ile medya sektörü, başarılarla dolu geçmişi ve yapmak istedikleri hakkında çok hoş bir röportaj gerçekleştirdik. Başkent Ankara’nın nabzını tutan Osman Altınışık samimi cevaplarıyla MAG sayfalarında sizlerle. Hayalini kurduğunuz işi mi yapıyorsunuz? Gazetecilik seçilmesi gereken bir sevda… Hem de karşılıklı olanından. Puanım tuttu, üniversitede o bölümü okuyup, sektöre adım atayım denilecek bir meslek değil. Siz onu o da sizi sevecek. Belli bir noktaya ulaşmanız için çok çalışmanız ve büyük fedakarlıklarda bulunmanız gerekiyor. Türkçe dil bilginiz engin ve derin olacak. Mesleğiniz sizinle birlikte büyüyecek. Olgunlaşıp, yaşlanacak. Sorunuza gelirsek; evet hayalini kurduğum işi yapıyorum. Aşık olduğum mesleğin amatörü olmak hoşuma gidiyor. Bu meslekte profesyonel olunamayacağını iddia edenlerdenim. Profesyonel düşünüp amatör ruhla çalışanlardanım. Bu mesleğin de her meslekte olduğu gibi birçok avantajı ve dezavantajı var sizce bunlar neler? Gazetecilik ilginç. Dostun dost, düşmanın da düşman gibi net olarak görülebileceği nadir mesleklerden… Olumsuz tarafından bakıldığında; kolay düşman edinilen, hemen yanlış anlaşılabilecek, “sana mı kaldı bu işlerle uğraşmak!” denilen bir iş kolu… An gelir, bırakın uzaktakileri, en yakınlarınız bile sizi anlamakta zorluk çeker. Çoğu zaman mesailer sarkar. Gündüz, geceye katılır da görev bitmez. İklim ve çevre şartlarına dayalı zorluklara girmiyorum bile. Çocuğunuzun doğumunda eşinizin yanında olamadığınız gibi, onun büyüdüğünü anlayamayan birçok meslektaşımız vardır. Olumlu yanlarına gelince… Riskli ama bir o kadar da zevkli ve asil. Bir insanın, toplumun ya da ülkenin, meselelerinin çözümünde nokta kadar olsa da yardımcı olmanız, yukarıda anlattığım zorlukları yaşamanıza değer. Yaşanan mutluluğun tasvirini anlatmanın imkanı yok. Gazetecilik çok zor bir meslek. Siz gazeteciliğin en üst seviyelerindesiniz. Bu başarıları nasıl elde ettiniz? Gazetecilikte ast ve üst derecelerini uygulamaya bana göre gerek yok. Arada sınır varsa iş üretmeniz zorlaşır. En üst seviyede olmanın tecrübe ile doğru orantılı olacağını düşünüyorum. Muhabir olarak başladığım gazetecilik mesleğinde, hemen her görevde bulundum. Siz tecrübe kazandıkça, olaya, habere ve kurguya bakış açınız da o kadar gelişiyor. Yeni başlayanlara göre daha etkili ve pratik ama pragmatik olmayan bir mantıkla gündemi değerlendirebiliyor, olayın arka planlarını da düşünebiliyorsunuz. Bir bakıma satranç gibi… İki, üç hamle ileriyi tahmin edebiliyorsunuz. Gündeme uygun pozisyon almak ve haberin devamını getirebilecek çalışmalar, birbirine bağlı bir döngü. Başkentin nabzı sizlerin elinde... Bu nasıl bir duygu? İstanbul’da da görev yapmış bir gazeteci olarak Ankara çok farklı. İstanbul iş, Ankara ise bürokrasi merkezli ama yükümlülükler aynı. Tecrübeli, çalışkan ve işini bilen arkadaşlarım benim için büyük bir şans. İyi bir ekibiz. Önemli haberlere imza attık. Gazetecilik refleksimiz ile sorumluluk duygularımız birbirleriyle örtüşüyor. Türkiye’nin daha ileri noktalara ulaşması için biz de herkes gibi üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Size göre gazetecilikte düşünce ve ifade özgürlüğü nerede başlıyor ve nasıl...

Devamını Oku

Twitter